Anlaşmalı ve çekişmeli boşanma davaları, boşanma davalarında evliliğin yasal olarak sona ermesi, tazminat nafaka, velayet ve mal bölümünün düzenlenmesi başta olmak üzere aile hukukuna dair tüm davalarda hukuki danışmanlık ve dava avukatlığı hizmeti veriyoruz. Yargıtay kararları ve aile hukuku alanında yürütülen akademik ve bilimsel çalışmaları yakından takip ederek müvekkillerimize donanımlı bir avukatlık hizmeti sunuyoruz.
BOŞANMA DAVALARI
Boşanma kararı ancak 4721 Sayılı Türk Medeni Kanun’da belirtilen nedenlerin varlığı halinde ve ancak hâkim kararıyla mümkün olmaktadır. Boşanma davasının hızlı sonuçlanması ve netice olarak boşanma kararının verilmesini temin etmek amacıyla öncelikle boşanma nedeninin tespit edilmesi gerekmektedir. Hukukumuzda boşanma davasını açma ve yürütme aşamasının avukat ile yapılması zorunlu olmamasına rağmen, tarafların yasal haklarının daha iyi korunması ve özellikle nafaka, tazminat ve velayet uyuşmazlıklarının başarılı olarak sonuçlanması bakımından davanın mutlaka bir boşanma avukatı eşliğinde yürütülmesi gerekmektedir.
Hukukta Boşanma Nedenleri ve Boşanma Davası Süreci
Türk Medeni Kanunu’nun boşanmaya ilişkin hükümlerinde eşlerden birinin zinası, hayata kast, kötü muamele ve onur kırıcı davranışlarda bulunması, suç işlemesi ve haysiyetsiz hayat sürmesi, haklı bir sebep olmadan ortak konutu terk etmesi veya akıl hastalığının bulunması halinde diğer eşin boşanma davası açma hakkının olduğu düzenlenmiştir. Yine taraflardan biri ortak hayat sürdürülmesinin mümkün olmadığı durumlarda evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açabilme hakkına sahiptir. Eşlerden biri yukarıda yazılı boşanma sebeplerinin gerçekleşmesi halinde dilerse boşanma yerine mahkemeden ayrılık kararı verilmesini de talep edebilir. Boşanma davasının açılmasıyla aile mahkemeleri tarafından davanın devamı süresince barınma, geçinme, çocukların bakım ve koruması için ihtiyaç duyulan önlemler alınarak dava sonuçlanmadan tedbir nafakasına hükmedebileceği gibi eşlerin ortak mallarının yönetilmesine ilişkin her türlü önlemi de alabilecektir.
Boşanma Kararı Sonrasında Talep Edilebilecek Haklar
Boşanma davasında boşanma sebepleri ispatlandığı takdirde aile mahkemesi hâkimi tarafından boşanma kararı verilir. Boşanan kadın, evlenmeden önceki soyadını alır. Ancak kadının özellikle iş hayatında boşandığı kocasının soyadıyla tanınıyor olması ve benzeri gibi önemli bir menfaati varsa talebi halinde eski eşinin soyadını kullanmaya devam edebilir. Yine boşanma kararıyla birlikte boşanma nedeniyle yoksulluğa düşen taraf, geçinme ihtiyacını karşılayabilmek amacıyla diğer tarafın mali gücüyle orantılı olarak süresiz olarak süresiz nafaka talep edebilir. Nafaka, boşanma davasıyla birlikte veya boşanma kararının verilmesinden sonra talep edilebilir. Boşanma nedeniyle mevcut veya beklenen menfaatleri zarar gören ve diğer eşe göre daha az kusuru olan taraf, diğer eşten maddi tazminat veya kişilik haklarının zarar görmesi nedeniyle manevi tazminat talebinde bulunabilir.
Mal Rejiminin Tasfiyesi ve Ortak Çocukların Velayeti
Türk Medeni Kanun’u, evlilikte tarafların tercih edebileceği dört çeşit mal rejimi düzenlenmiştir. Bunlar edinilmiş mallara katılma rejimi, mal ayrılığı rejimi, paylaşmalı mal ayrılığı rejimi ve mal ortaklığı rejimi. Eğer eşler arasında bu dört mal rejiminin herhangi birinin geçerli olacağına dair bir anlaşma yapılmamış ise bu durumda eşler arasında yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olacaktır. Mal rejiminin tasfiyesi davası, boşanma davasıyla birlikte talep edilebileceği gibi boşanma kararı verildikten sonra da ayrıca açılabilir.
Türk Medeni Kanunu’nun 219. Maddesinde edinilmiş mallar, eşlerin evlilik birliği süresince karşılığını vermek suretiyle edindikleri malvarlığı değerleri olarak tanımlanmıştır. Bir eşin çalışmasının karşılığı olan gelirler, kişisel mallarının gelirleri, çalışma gücünün kaybı nedeniyle alınan tazminatlar ve sosyal güvenlik kurumu vb. kurumların yaptığı ödemeler edinilmiş mal olarak kabul edilmektedir. Edinilmiş mallar üzerinde eşlerden her biri diğer eşin evlilik birliği süresince edindiği mallara ait artık değerin (bu mallara ait borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktar) yarısı üzerinde hak sahibi olur ve katılma alacağı davası açmak suretiyle bu miktarı talep edebilir. Dolayısıyla yasal mal rejimi uyarınca eşlerin diğer eşin evlilik birliği süresince edindiği malların yarısına tekabül eden miktarı talep etme hakkı bulunmaktadır. Sözleşmeyle başka mal rejimi belirlenmişse söz konusu mal rejimi hükümlerine göre tasfiye gerçekleştirilir.
Çocukların velayeti bakımından ise hâkim çocuğun yüksek menfaatini gözetmek suretiyle çocuğun gelişimini sağlıklı bir şekilde gerçekleştirebileceği maddi ve manevi ortamın hangi tarafça daha iyi karşılanabileceğini değerlendirerek velayet konusunda karar verir. Velayet kendisine verilmeyen tarafın çocuk ile kişisel ilişkisi de hâkim tarafından belirleneceği gibi, söz konusu taraf çocuğun eğitim ve bakım giderlerine de ekonomik gücü oranında katılacaktır.